15 Nisan 2018 Pazar

Hayvan Çiftliği


İlgili resim



   "İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de, tüm hayvanların efendisidir." 
  "Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir."
  "İnsan ile hayvanların ortak çıkarı vardır, birinin dirliği öbürlerinin de dirliğidir, diyen çıkabilir. Onlara sakın kulak asmayın. Hepsi yalan. İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez."
 
   George ORWELL tarafından yazılan ve ilk kez 17 Ağustos 1945 yılında yayılanan kitap yine aynı yazar tarafından yazılan 1984 romanı kadar ses getiren bir diğer romandır. Kitapta ele alınan konu ince ve etkili betimlemelerle anlatılıyor. Bu romanı ile George ORWELL politikanın gerçek ve ürkütücü yüzünü bu sevimli hayvanlar üzerinden herkesin anlayabileceği, yalın bir dille ele alıyor. Birçok ülkede sansüre uğrayan ve yasaklanma tehlikesi geçiren bu roman her şeye rağmen insanların zihninde derin bir soru işareti bırakıyor.

   Çiflikteki hayvanların tek arzusu çiftlik sahibinin onlara iyi davranması ve haklarına saygı göstermesidir. Fakat çiftlik sahibi borç batağındadır ve kendini içkiye vermiştir. Bu kötü duruma düşmesinin tek nedeninin çiftlikteki hayvanlar olduğunu düşünen çiftlik sahibi onlara adeta işkence yapmaktadır. Bazen bu hayvanlara yemek vermezken bazen ise ürünlerini ve yavrularını onlardan sert bir şekilde ayırmaktadır. Bu duruma ise hayvanlar sessiz kalamazlar ve bir isyan harekatı oluştururlar. Artık kendi yasaları ve kendi seçtikleri bir liderleri vardır.

   İsyanın başarılı olmasına rağmen her zaman lider olmak isteyen ve kendilerini üstün gören bir takım hayvan tarafından bu özgürlük aslında hiçbir zaman kazanılamayacak bir unsurdur. Nitekim ilerleyen zamanlarda canlarını dahi koruyamayan hayvanlar için yaşam hiç değişmemiştir. Bir zamanlar onlara vaat edilen yasalar artık bir hiçten farksızdır.

   Lider olmak isteyen bu birtakım hayvan tarafından kurulan yeni diktatörlük rejiminde yasalar teker teker değişmekte ve hayvanların hayalini kurdukları çiftlik yavaş yavaş yok olmaktadır. Buna itiraz eden hayvanlar yada başka bir deyişle canını kurtarmak isteyen şanslı bazı hayvanlar çiftlikten kaçmayı başarırlar ve diktatörlük rejimini geride bırakarak özgürlüklerine kavuşurlar. Geride kalan hayvanlar ise yavaş yavaş adeta erimekte ve yaşamlarının sonlarına doğru yaklaşmaktadırlar.

   Çiftiğin ilk ismi olan "Beylik Çiftliği" ismini değiştirip bir zamanlar "Hayvan Çifliği" adını koyan hayvanlar için o çiftliğin artık adı yeniden "Beylik Çiftliği" olmuştur. Özgürlükleri uğruna her şeyi göze alan ve insanlara karşı verilen birçok savaşta galip gelen hayvanlar, bu defa kendi ırklarına, dost bildikleri hayvanlara karşı yenilmişlerdir. Sonunda hiçbir hayvan yenemez ve insan yine galip gelir. Çiftlikteki tüm hayvanlar ölür ve çitliğin başına bir insan gelir. Bunu duyan ve çiftlikten ayrılmış olan hayvanlar bir umutla çiftliğe geri dönerler ve yeni gelen çiftlik sahibinin daha iyi olmasını ummaktan başka ellerinden hiçbir şey gelmez. Ve sonunda döngü yine başa dönmüştür.

   Herkesin okuması gereken ve bakış açısınızı değiştirebilecek nitelikte olan bu kitap bir başyapıt niteliği taşımaktadır. Hayatımda okuduğum ve beni çok fazla etkileyen nadir kitaplardan biri olan bu kitabı okuduktan sonra gerçekten sizin için bir şeylerin değişmiş olduğunu farketmenin o eşsiz hazzı size bu kitabı okumanız için tek neden olmaya yeter diye düşünüyorum. Bu kitap herkesin okuması gereken, sizi değiştiren bir başyapıt, eşsiz bir roman.   

  • İki ayak üzerinde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
  • Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
  • Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
  • Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
  • Hiçbir hayvan içki etmeyecek.
  • Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
  • Bütün hayvanlar eşittir.

14 Nisan 2018 Cumartesi

Fahrenheit 451

fahrenheit 451 ile ilgili görsel sonucu

"...eğer adamın politik bakımdan mutsuz olmasını istemiyorsan, ona iki yönlü bir soru verme, tek yönlüsünü sor. Daha da iyisi hiç sorma. Bırak savaş diye bir sözcük olduğunu unutsun. Eğer hükümet yeterli çalışmıyorsa, çok işi varsa, vergiler deli gibiyse bırak öyle kalsın, bunun için insanların endişelenmesi daha mı iyi? Sakin ol, Montag. Onlara yarışmalar düzenle, en tutulan şarkıların adlarını sor, devletlerin başkentlerinin adlarını sor, geçen yıl Iowa'da ne kadar mısır yetiştirilmiş, onu sor, bilsinler kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur. Öyle lanet olası olaylarla onları donat ki, kendilerini bilgileriyle gerçekten parlak kişiler sansınlar. Böylece düşündüklerini zannetsinler. Hiç kımıldamadan hareket ettiklerine inansınlar. O zaman mutlu olacaklardır, çünkü bu tür olaylar ve konular hiç mi hiç değişmezler. Onlara felsefe, sosyoloji gibi esnek konular verme, olayları bağdaştırmak için. O zaman melankolik olurlar. Bugün birçok adamın yapabildiği gibi, TV antenini ayırıp, yeniden birleştiren kişi, tüm evreni ölçüp biçen, eşitlik arayan kişiden çok daha mutludur."
 “Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yakın gitsin. Silah ateş etmesin. Adamın kafasını koparın. İyi okumuş bir adamın hedefi olmayacağını kim bilebilir ki? Ben mi? Ben böylelerini hazmedemem, bir dakika bile… Sonunda tüm dünyada evlerin hepsi yanmaz duruma getirilince, eski amaçla itfaiyecilere gerek kalmadı. O zaman onlara yeni bir görev verildi; barışın koruyucuları olarak, resmi sansürcüler, yargıçlar, infazcılar oldular. İşte sen ve ben bunlardan biriyiz”      
 
   Ray BRADBURY tarafından yazılan ve Ekim 1953 yılında basılan kitap, aslında tam olarak kitapları anlatan bir kitap. Özgürlüklerin olmadığı ama özgürlük için savaşan birilerinin hep olduğu bir geleceği anlatan bir distopya. Hem okurken, hem okuduktan sonra insanı düşünmeye iten olağanüstü bir kitap.
 
   Ana kahramanımız olan Montag, babası ve büyükbabası gibi bir itfaiyecidir. İlk yüzümüze vurulan gerçek ise tam olarak burada karşımıza çıkar. Oluşturulan distopyada itfaiyaciler günümüzdeki itfaiyeciler değildirler. Asıl görevleri ateş söndürmek değil ateş yakmak olan bu itfaiyeciler kitap yakmakla görevlendirilmiş insanlardırlar. Hatta ve hatta kitap yaktıkları için halk tarafından ulaşılamayacak düzeyde ve kutsal görev yapan insanlar olarak dile getirilirler.

   Bu distopyada toplum, sorgulamayan ama mutlu ve huzurlu, yüz yüze konuşmanın olmadığı televizyona bağımlı, bilgi nedir, savaş nedir bilmeyen şuanki yaşamımızdan tam olarak soyutlanmış bir biçimde yaşayan bir toplum olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların iletişim kurmadığı, konuşmadığı böylece bilgi alışverişi ortamının asla oluşmadığı bir toplumda yaşayan bu insanlara göre kitap öylesine bir obje ki asla okunmaması, dokunulmaması hatta ve hatta kitap görülürse o ortamdan derhal kaçılması gereken bir obje.

   Montag sıradan bir itfayeci iken karşılaştığı 17 yaşındaki kız tarafından hayatı değiştirilir. Kızın herkesten farklı olarak düşünmesi, sorgulaması hatta dışarda dolaşıp doğayı keşfetmesi Montag tarafından bir ilgi odağı haline gelmesine neden olur. Montag belkide hayatında ilk kez merak etmiştir bu kız sayesinde. Kızın sorduğu soru ise kitabın o andan sonraki seyrini değiştirecek olan sorudur. Kızın sorduğu "Mutlu musun?" sorusu Montag için bir dönüm noktası olmuştur. O an "Tabiki mutlyum." cevabını verse bile o gece yatamaz ve bu soruyu düşünür. Bir süre sonra Montag farkeder ki aslında hiç mutlu değildir.

  Bunun üstüne ertesi gün gittikleri evdeki kadının kitaplarıyla yakılmak istemesi ve onlarsız bir hiçten farksız olduğunu ifade etmesi Montag'ın içinde bir kıvılcım yakar ve o evden bir kitap alır. O gece uyuyamaz ve düşünür. Bir şeyleri farketmeye sorgulamaya başlayan Montag için artık yakmak bir zevk olmaktan çıkmıştır. Artık itfaiyecilik mesleğini dahi sorgulayan Montag diğer insanlar gibi değildir. Bu olayların üstüne kızın öldüğünü öğrenen Montag için hayat bir labirent haline gelmiştir. Çözülmesi gereken ve cevaplanması gereken bir sürü soru vardır artık Montag'ın zihninde.

   Kesinlikle okunması gereken bir kitap olan Fahrenheit 451 hayatı sorgulatan, gelecekten şüphe duymamıza yol açan muhteşem bir başyapıt. Kitapların yanma sıcaklığı olan Fahrenheit 451'i okuduktan sonra siz artık eski siz gibi olamayacaksınız. Hayatımda okuduğum en etkileyici kitaplardan biri olan Fahrenheit 451 herkesin okuması gereken insana bir şeyler katan, bakış açınızı etkileyebilecek eşsiz bir kitap.

 
 

Hayvan Çiftliği

    "İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak ka...